SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

KIYAMETİN SIFATI, CENNET VE CEHENNEM BAHSİ

<< 2798 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

39 - (2798) حدثنا إسحاق بن إبراهيم. أخبرنا جرير عن منصور، عن أبي الضحى، عن مسروق. قال: كنا عند عبدالله جلوسا. وهو مضطجع بيننا. فأتاه رجل فقال: يا أبا عبدالرحمن! إن قاصا عند أبواب كندة يقص ويزعم؛ أن آية الدخان تجئ فتأخذ بأنفاس الكفار. ويأخذ المؤمنين منه كهيئة الزكام. فقال عبدالله، وجلس وهو غضبان: يا أيها الناس! اتقوا الله. من علم منكم شيئا، فليقل بما يعلم. ومن لم يعلم، فليقل: الله أعلم. فإنه أعلم لأحدكم أن يقول، لما لا يعلم: الله أعلم. فإن الله عز وجل قال لنبيه صلى الله عليه وسلم: {قل ما أسئلكم عليه من أجر وما أنا من المتكلفين} [38 /ص/86]. إن رسول الله صلى الله عليه وسلم لما رأى من الناس إدبارا. فقال "اللهم! سبع كسبع يوسف" قال فأخذتهم سنة حصت كل شئ. حتى أكلوا الجلود والميتة من الجوع. وينظر إلى السماء أحدهم فيرى كهيئة الدخان. فأتاه أبو سفيان فقال: يا محمد! إنك جئت تأمر بطاعة الله وبصلة الرحم. وإن قومك قد هلكوا. فادع الله لهم. قال الله عز وجل: {فارتقب يوم تأتي السماء بدخان مبين* يغشى الناس هذا عذاب أليم} [44 /الدخان /10 و-11] إلى قوله: {إنكم عائدون}. قال: أفيكشف عذاب الآخرة؟ {يوم نبطش البطشة الكبرى إنا منتقمون} [44 /الدخان /16]. فالبطشة يوم بدر. وقد مضت آية الدخان، والبطشة، واللزام، وآية الروم.

 

{39}

Bize İshak b. İbrahim rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir Mansûr'dan, o da Ebû'd-Duhâ'dan, o da Mesrûk'dan naklen haber verdi. (Şöyle demiş): Abdullah'ın yanında oturuyorduk. Kendisi de aramızda yaslanmıştı. Derken ona bir adam gelerek :

 

  Yâ Ebâ Abdirrahman! Gerçekten Kinde kapıları yanında bir hikayeci kıssa anlatıyor ve duman mucizesi gelerek kâfirlerin canlarını alacağını, mü'minlerinse ondan nezle şeklinde müteessir olacaklarını söylüyor, dedi. Bunun üzerine Abdullah kızarak oturdu ve şunları söyledi:

 

— Ey insanlar! Allah'dan korkun! Sizdeiı kim bir şey bilirse, bildiğini söylesin. Bilmeyen  de, Allah bilir, desin. Çünkü  birinizin bilmediği bir şey için, Allah bilir, demesi en büyük ilimdir. Gerçekten Allah (Azze ve Celle) Nebisi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e :

 

«Ben bunun için sizden bir ücret istemiyorum. Ben tekellüf yapanlardan da değilim de!» [Sad 86] buyurmuştur.

 

Şüphesiz Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) insanlarda bir gerileme gördüğü vakit :

 

«Allahım! Yûsuf'un yedi (sene) si gibi yedi (sene)!» buyurmuştu. Müteakiben başlarına öyle bir kıtlık gelmişti ki, her şeyi silip süpürmüş. Hattâ açlıktan deri ve laşeleri yemişlerdi. Onlardan biri gökyüzüne bakarak duman şeklinde bir şey gördü. Hemen Ebû Süfyan gelerek :

 

  Yâ Muhammed Sen Allah'a tâatı ve akrabaya yardımı emrederek geldin. Ama kavmin helak oldular. İmdi onlar için Allah'a dua et, dedi. Allah (Azze ve Celle):

 

«Semânın insanları saracak aşikâr bir duman getireceği günü gözet! Bu acıklı bir azabdır.» [Duhan 10-11] âyet-i kerîmesini:

 

«Şüphesiz ki, siz döneceksiniz...» kavli kerîmine kadar buyurdu.

 

Abdullah şöyle dedi : Hiç hakkında :                                            

 

«O gün biz en büyük savlette tutacağız, biz intikam alacağız  [Duhan 16] buyurulan günde âhiretin azabı açılır mı?  Batşe, Bedir günüdür. Duhan ayeti batşe, lızâm ve rûm âyeti geçmişlerdir.

 

 

40 - (2798) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا أبو معاوية ووكيع. ح وحدثني أبو سعيد الأشج. أخبرنا وكيع. ح وحدثنا عثمان بن أبي شيبة. حدثنا جرير. كلهم عن الأعمش. ح وحدثنا يحيى بن يحيى وأبو كريب (واللفظ ليحيى). قالا: حدثنا أبو معاوية عن الأعمش، عن مسلم بن صبيح، عن مسروق. قال:

 جاء إلى عبدالله رجل فقال: تركت في المسجد رجلا يفسر القرآن برأيه. يفسر هذه الآية: {يوم تأتي السماء بدخان مبين}. قال: يأتي الناس يوم القيامة دخان فيأخذ بأنفاسهم. حتى يأخذهم منه كهيئة الزكام. فقال عبدالله: من علم علما فليقل به. ومن لم يعلم فليقل: الله أعلم. فإن من فقه الرجل أن يقول، لما لا علم له به: الله أعلم. إنما كان هذا؛ أن قريشا لما استعصت على النبي صلى الله عليه وسلم، دعا عليهم بسنين كسني يوسف. فأصابهم قحط وجهد. حتى جعل الرجل ينظر إلى السماء فيرى بينه وبينها كهيئة الدخان من الجهد. وحتى أكلوا العظام. فأتى النبي صلى الله عليه وسلم رجل فقال: يا رسول الله! استغفر الله لمضر فإنهم قد هلكوا. فقال "لمضر؟ إنك لجرئ" قال فدعا الله لهم. فأنزل الله عز وجل: {إنا كاشفوا العذاب قليلا إنكم عائدون} [44 /الدخان /15] قال فمطروا. فلما أصابتهم الرفاهية، قال، عادوا إلى ما كانوا عليه. قال فأنزل الله عز وجل: {فارتقب يوم تأتي السماء بدخان مبين* يغشى الناس هذا عذاب أليم} [44 /الدخان /10 و-12] {يوم نبطش البطشة الكبرى إنا منتقمون} [44 /الدخان /16] قال: يعني يوم بدر.

 

{40}

Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Muâviye ile Veki' rivayet ettiler. H.

Bana Ebû Saîd El-Eşec de rivayet etti. (Dediki): Bize Veki haber verdi. H.

Bize Osman b. Ebî Şeybe dahi rivayet etti. (Dediki): Bize rivayet etti.

 

Bunların hepsi A'meş'den rivayet etmişlerdir. H.

 

Bize Yahya b. Yahya ile Ebû Kureyb de rivayet ettiler. Lâfız Yahya'nındır. (Dedilerki): Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da Müslim b. Subeyh'den, o da Mesrûk'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Abdullah'a bir adam gelerek:

 

  Mescidde kendi re'yiyle Kur'ân'ı tefsir eden bir adam bıraktım. Şu âyeti tefsir ediyor:

 

«O gün semâ aşikâre bir duman getirecektir.» Bu adam: İnsanlara kıyamet gününde bir duman gelecek ve canlarını alacak, hattâ ondan nezleye tutulmuş gibi olacaklar diyor, dedi. Bunun üzerine Abdullah şunları söyledi:

 

  Her kim bir ilim biliyorsa, onu söylesin. Bilmeyen de, Allah bilir, desin. Çünkü bir adamın bilmediği hir şey için, Allah bilir, demesi anlayışından ma'duddıır. Bu mes'ele şöyle olmuştur. Kureyş (kabilesi) Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e âsi gelince onların aleyhine Yûsuf'un seneleri gibi seneler gelmesine dua etti. Bunun üzerine onlara kıtlık ve şiddetli meşakkat isabet etti. O derecedeki adam semâya bakıyor da, açlıktan kendisi ile semâ arasında duman gibi bir şey görüyordu. Kemikleri bile yediler. Nihayet Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e bir adam gelerek:

 

  Yâ Resûlallah! Mudar (kabilesi) için Allah'a istiğfar et! Çünkü onlar helak oldular, dedi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'.

 

«Mudar için mi? Sen hakikaten cüretkârsın!» buyurdu. Arkacığından onlar için duâ etti. Allah (Azze ve Celle) de:

 

«Biz azabı biraz açacağız, siz gerçekten (yine) döneceksiniz.» [Duhan 15] âyetini indirdi. Ve kendilerine yağmur verildi. Onlar refaha kavuşunca yine eski hallerine döndüler. (Bu sefer) Allah (Azze ve Celle) de:

 

«Semâ'nın insanları saracak aşikâr bîr duman getireceği günü gözet! Bu acıklı bir azabdır.»

 

«O gün biz en büyük savletle tutacağız. Biz intikam alacağız.» âyetlerini indirdi. Abdullah, bundan Bedir gününü kastediyor, demiş.

 

 

41 - (2798) حدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا جرير عن الأعمش، عن أبي الضحى، عن مسروق، عن عبدالله قال:

 خمس قد مضين: الدخان، واللزام، والروم، والبطشة، والقمر.

 

{41}

Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir, A'meş'den, o da Ebu'd-Duha'dan, o da Mesrûk'dan, o da Abdullah'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) ; Beş şey vardırki, bunlar geçmişlerdir. Duman, Hizâm, rûm, batşe ve kamer,

 

 

41-م - (2798) حدثنا أبو سعيد الأشج. حدثنا وكيع. حدثنا الأعمش، بهذا الإسناد، مثله.

 

{M-41}

Bize Ebû Saîd El-Eşec rivayet etti. (Dediki): Bixe Yeki' rivâet etti. (Dediki): Bize A'meş bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etti.

 

İZAH 2799 DA

 

 

Mahir: Sözü edilen hikayeci zat’ın iddiasını destekleyen hadis-i şerif 2901 dir, gözden geçirmenizi öneririm.